Yüzük parmağı işaret parmağından uzun olanlar erkek beynine sahip oluyormuş. Yüzük parmağınız işaret parmağınıza eşit ya da yüzük parmağı daha kısaysa dişi beyinlisiniz. Tıp bu şekilde söylerken biz buradan yola çıkıp nasıl sorgulamalar yapabiliriz bakalım. Tek maaşlı ailelerde evde kalıp çocuğa kimin bakacağı için kısa çöp çekmek yerine küçük yüzük parmağı mı çekiliyor? Ya da kısa işaret parmağı olan yöneticiler daha mı yetenekli oluyor? Parmakların oranındaki farklılığın beyni etkilemesi ve kadın ve erkek beyni olarak ikiye ayrılan beyin kavramı da ilginç. Ben bu durumu burçlardan karakter analizi yaparken tutturulamayan karakterler için yükselen burçlara başvurulmasına benzetiyorum. İşin aslı insanlar en çok bilinmeyenden korkuyor ve nesneleri sınıflandırır gibi insanları da sınıflandırıyor. O kadar çok kıstas var ki sınıflandırırken ben sadece kadın ve erkek arasındaki kıyasla devam ediyorum.
Kadınlar mı daha zeki yoksa erkekler mi? Belki de erkek beyinli kadınlar daha zekidir? Acaba anneliğin kutsallığından, başarılı erkeğin arkasındakilerden dem vurulurken kadınlar aslında değersizleştirildi mi bunca yıldır? Okyanusun büyük balığı olan erkekler kalemi çaldılar ve hayatın anayasasını yazdılar. Yazdıkları kitaba şöyle bir bakarsak, gelmiş geçmiş en iyi yazar William Shakespeare’ı orada bulabilirsiniz. En zeki insanı diye baktığınızda Einstein size dilini uzatır. En iyi komedyen bir kadın değildir.
Gelin biraz ciddi olalım ve tarihteki eli kalem tutan kadınlardan bahsedelim. Hatta bunların içinden bilinen ilk yazardan ve şairden, yazdığı çivi yazısı olduğuna göre eli çivi tutan kadından bahsedelim.
Doğum yılı M.Ö 2285 olan Enheduanna (Yani “Enheduanna” Nanna’nın en Parlak Rahibesi/ baş rahibesi), ay tanrısının baş rahibesi ve tarihin ilk bilinen şairi, yazarı, ilk gökbilimcisi. Tahılların ne zaman ekilip biçileceğini, önemli dini bayramların zamanını belirlemekle sorumluymuş. Bunu yapabilmek için yıl boyunca gökte Ay’ı ve konumlarını izlemiş, Ay takvimini hesaplamış. Bir yandan da mevsimlerin ve Güneş’in kaydını tutarak Dünya’nın güneş yörüngesindeki hareketine daha uygun olan ikinci bir takvim hesaplamış. Erkekler eline kalem alıp da daha birşeyler yazmamış. 40 yıl baş rahibelik yapmış Enheduanna, sürgün edilene kadar 42 ilahi 3 destansı şiir yazmış ve öldükten sonra yüzyıllar boyunca yazdığı ilahiler ve destansı şiirler dilden dile dolaşmış ve hatta tanrılarla aynı seviyeye kadar çıkarılan ve hürmet edilen bir kadın olmuş Enheduanna. Şiirleri 500 yıldan fazla süre kopyalanmış, incelenmiş. Bu şiirler eski ahit’i, homeros’un destanlarını ve hristiyan ilahilerini etkilemiş.
Babası, ismi “gerçek kral” anlamına gelen Sargon, MÖ 2330’da, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bereketli toprak Mezopotamya’da dünyanın ilk imparatorluğunu kurmak için isminden de anlaşılan bu meşruiyetten faydalanmış. O ve varisleri dünyaya askeri dayanıklılıktan çok daha fazlasını kapsayan bir güç anlayışını miras bırakmış.
Yalnızca savaşları kazanarak veya düşmanlarına korku salarak değil, aynı zamanda düzen getirerek, adalet dağıtarak ve halkın korkuyla karışık bir saygı duyduğu tanrıların yeryüzündeki temsilciliğini yaparak da kendilerine itaat edilmesini sağlamışlar.
Çivi yazısı M.Ö 3500’de yani Enheduanna’dan 1200 yıl önce bulundu. Bu yazı genelde defter tutma ve kopya çıkarmak için kullanılmış.
Eski sümer kültürüyle yeni Akad medeniyetinin kültürünü birleştirmeyi amaçlayan Enheduanna. iki kültürün mitolojisini birleştirip 42 ilahi yazmış. Her mezopotamya şehri bir tanrı tarafından yönetiliyormuş. Bu yüzden 42 şehir tanrısı için 42 ilahi yazmış, şehirlerin tanrılarının katkılarını övmüş ve diğer tanrılarla ilişkilerini yazmış. Bir zamanlar hissiz olan tanrıları insanlaştırmış. Artık tanrılar acı çekiyor, savaşıyor ve seviyorlarmış.
Enheduanna’nın yaptığı en değerli katkı ise, evrene kıvılcım saçan kutsal ve kaotik enerjiye sahip olan savaş ve tutku tanrıçası Inanna’ya yazdığı şiirdir. Inanna her tür cinsel anlatımda övülmüş ve o kadar güçlü addedilmişti ki fahişe, hadım ya da karşı cinsin kıyafetlerini giyen hizmetkarları gibi cinsiyet sınırlarını aşmış. en güçlü tanrı olarak Panteonun en tepesine yerleştirilmiş. Inanna’ya övgüleri, bir yazarın ilk kez ben zamirini kullandığı, ve yazının derin ve özel duyguları aktarmak için bir araç olduğu bir ilktir.
Yaşadığı dönemin en yetenekli insanı mıydı Enheduanna, orası bilinmez ama dünyanın ilk imparatorunun, dönemin en güçlü insanının kızıydı. Bu yüksek ayrıcalık yüzünden, kadınlara yüzlerce hatta binlerce yıl sonra verilen haklara fazlasıyla sahipti. Tüm bu ayrıcalıklar maalesef bir zorbanın gelip kendisine tacizde bulunmasını engelleyememiş. Babasına karşı isyan başlatıp tahta geçen, kız kardeşinin kocasının kendisine yaptığı taciz ifşasını yazmış bir kadın Enheduanna:
ben, baş rahibe enheduanna, senin hizmetinde kutsal tapınağıma girdim.
ayin sepetimi taşıdım, neşenin şarkısını seslendirdim.
bana (ayin yemeği yerine) cenaze adakları verildi
sanki ben hiç orada yaşamamışım gibi.
ışığa yaklaştım,
ışık beni aleviyle kavurdu.
o gölgeye yaklaştım,
fırtına beni sardı.
bal ağzımdan zehir döküldü.
ruh dindiren melekelerim söndü.
ah sin, an’a lugalan’dan ve benim kaderimden bahset!
an geri alsın kaderimi!
sen an’a söyledin mi, an beni azat edecektir.
bu kadın lugalan’dan bahtını söküp alacak,
yabancı diyarlar ve sel ayaklarının altında serili.
bu kadın da haşmetlidir
ve kentleri titretir.
öne çık ki benim için derin öfkesini dindirsin.
ben enheduanna, sana bir dua edeceğim.
sana kutsal ınanna,
gözyaşlarım özgürce dökülüp mey olsun!
bırak ona “selam” edeyim!
aşimbabbar için kaygılanma.
lugalan kutsal an’ın arındırmalarını ve her şeyini değiştirdi,
eanna tapınağından an’ı çekip çıkardı.
huşu göstermedi an-lugal’a
cazibeleri karşı konulmaz, güzelliği sonsuz tapınağı,
harabe bir tapınağa dönüştürdü.
bir eşmiş gibi önümden girerken,
gerçekten hasetle bana (baldızına) yanaştı.
ah hiddetli vahşi ilahi ineğim, def et bu adamı, zapt et bu adamı!
ilahi dayanağın mabedinde, ben şimdi neyim ki?
Unutmamalı ki, yaşadığı dönemden nerdeyse 4000 yıl sonra, günümüzde hala tacize ve tecavüze ses çıkaramayan, kimseye söyleyemeyen, baskılanan insanlar var.
Dünyanın her yerinde bebeklerine ilk masalları kadınlar anlatıyor. Benim sanırım ilk duyduğum masal annemin bana bebekken söylediği ninniydi: Fış fış kayıkçı, kayıkçının küreği, hop hop eder yüreği, … Peki ya ilk şair Enheduanna neler yazdı? Alın size bazı şiirleri:
bir ejderha gibi saldın ülkenin her yerine
ağzından saçılan zehri,
şimşek gibi gürledin yeryüzünde
ağaçlar ve bitkiler ve bilcümle yaratık
secdeye vardı önünde.
sen taşkın bir selsin dağlardan inen,
ah, her şeyden önce gelen,
ay tanrıçası inanna, cennetin ve dünyanın tanrıçası!
ateşin kıvılcımlar saçıyor ve sıçrıyor halkımın üzerine.
bir hayvana binmiş hanım,
an sana üstünlük veriyor, kutsal buyruklar
ve sen işte böyle davranıyorsun.
bütün büyük ayinlerimizde sen varsın.
ama kim anlayabiliyor ki seni gerçekten?
enheduanna
çeviri: ayten mutlu
İNANNA VE AN
Sen taşkın bir selsin dağlardan inen,
Ah, her şeyden önce gelen,
Ay tanrıçası İnanna, cennetin ve dünyanın tanrıçası!
Ateşin kıvılcımlar saçıyor ve sıçrıyor halkımın üzerine.
Bir hayvana binmiş hanım,
An sana üstünlük veriyor, kutsal buyruklar
ve sen işte böyle davranıyorsun.
Bütün büyük ayinlerimizde sen varsın.
Ama kim anlayabiliyor ki seni gerçekten?
Kaynaklar:
https://www.worldhistory.org/Enheduanna/
https://web.archive.org/web/20150905134608/http://www.cddc.vt.edu/feminism/Enheduanna.html